İletişim Adreslerimiz

Yaşam-Sağlık

Bu Meslekte Hatayı Toprak Öder: Moto Kuryeler

Geçtiğimiz pandemi sonrası paket servislerinde olağandışı bir artış oldu. Bu artış sonrasında moto kuryelerin varlığı trafikte gözle görülür bir yer edindi. Ama biz onları genellikle kaza ve ölüm haberlerinden tanıyoruz. Özellikle pandemi sürecinden bu yana moto kuryeler ve eve teslimat hizmetleri bizim için çok büyük bir kolaylık sağlamakta. Peki ya onların hayatı da yeterince kolay ve güvenli mi? Yaşadıkları sorunlar neler?

Yayın Tarihi

:

Eski moto kurye olan Ulaş G. ve halâ bu mesleği devam ettirmekte olan Ömür K. N’Haber’e özel açıklamalarda bulundu. “Motorlar trafikte görmezden geliniyor. Biz dört kapılı araçlar için birer hayaletiz.”

Pandemiyle birlikte moto kurye sayısındaki artıştan sonra kaza oranlarında da ciddi artış gözlendi. Bunun başlıca nedenlerinden biri araçların motorları yok sayması. Ulaş G. bununla ilgili şöyle diyor: “Sürücüler trafikte kendi dört kapılı korunaklı araçlarını kullanırken aynı şekilde korunmayan motorların en ufak bir kazada bile büyük hasar alabileceğini gözden kaçırıyor. Şunu unutulmamalı ki motor kullanırken hata payı yok.”

Ulaş G’nin de bahsettiği gibi araçların trafikte motorları yok sayması ve motorluların aralardan geçmeye çalışması kazaların başlıca nedenleri. Ayna kullanımı, sinyal gibi belli başlı kurallara karşı özensizlik de bu sonuçları beraberinde getiriyor.

“KATİL BARİYER İSTEMİYORUZ”

Trafikte motorların yaşadığı bir diğer sorun da refüj, yani bilinen adıyla “Katil Bariyer”. Bunlara bu ismin takılmasının önemli bir nedeni var. Çünkü otoyol kenarlarındaki refüj sistemleri motorcular için son derece tehlikeli bir ölüm tehdidi. Ulaş G. ile yaptığımız konuşmalarda bu konuda kampanyalar başlatıldığı ve devletin de bu durumla ilgilendiğini öğrendik.

“ÇALIŞAMADIĞIM ZAMANLARIN SORUMLUSU DA BENİM”

Kuryelikte çalışamama gibi bir lüksün olmuyor çünkü çalışmadığın saatler senin cebinden gidiyor. Bu konuda Ulaş G. ile yaptığımız konuşmada karşımıza A, B ve C olarak başlıca üç firma çıkıyor. “A firmasında haftada 6 gün 12 saat çalışma zorunluluğu var. B firmasında ise herhangi bir gün kısıtlaması yok ama saatlik ücret var. Bu da hız sınırlaması olduğu için kuryelerin daha çok para kazanmak için daha fazla saat çalışmak istemelerine neden oluyor. C şirketinde ise hız sınırlaması yok, dağıttığın sipariş başına ücret alıyorsun. Bu durum kazaları da beraberinde getiriyor. Herhangi bir kaza durumunda çalışamadığın günlerin sorumlusu sensin. Cebinden çıkıyor para. Hiçbir şekilde sana vaat edilen bir hak yok.

“TEK SİGORTAM KENDİMİM. BAĞKUR’UMU KENDİM YATIRIYORUM”

“Bu meslekte can güvenliği en aşağılarda. Bunun kabullenilmiş bir kader olduğunun en önemli örneklerinden biri de sigorta mevzusu.” Sigorta konusunda da çok sıkıntı yaşadıklarını belirten Ulaş G. Kuryelerin işe başlarken kendi sigortalarını kendilerinin yaptığını ve şirketlerin hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmediğini belirtiyor. “Bir ay çocuğumun nafakasını ödeyemedim.”

Moto kuryelerin yaşadığı bir diğer zorluk da hiçbir şekilde maddi güvencelerinin olmaması. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi şirketler, kaza riskinin fazlalığından dolayı sigorta yapmaktan kaçınırken moto kuryeler yaptıkları iş kazalarının bedelini hem maddi hem manevi açıdan kendileri ödüyor. Bu konuda konuştuğumuz moto kurye Ömür K. bize yaptığı kaza sonucunda yaşadığı sıkıntıları ve maddi zorlukları anlattı. “Yaklaşık bir ay önce trafikte önüme bir anda kıran aracın bana çarparak motorumu yan yatırması sonucu şiddetli bir kaza geçirdim. Motorla birlikte bir süre sürüklendim. Sol omzumda çıkık ve bedenimin birçok yerinde ezikler oluştu. Bu süreçte bir süre hastanede kaldım. Bir ay evde yattım. Çocuğumun nafakasını bile ödeyemedim. Bu dönemde masraflarımı emekli annem karşıladı. Benim açımdan çok sıkıntılı bir süreçti. Hem can güvenliğim açısından endişe duyarken hem de her an böyle bir kaza riskinde hiçbir güvencemin olmaması bana değersiz bir meslek yaptığımı düşündürüyor.”

“BU İŞİ MESLEK HALİNE GETİRMİŞ MUTLU KURYE YOK.”

Yorum yapmak için tıklayın.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yaşam-Sağlık

Salgın Hastalıklar Yıkıp Geçiyor

Havaların soğumasıyla birlikte ani sıcaklık düşüşleri ve mevsimsel dalgalanmalar, hastalıkların artmasına neden oldu.

Yayın Tarihi

:

Yazar

Son dönemde çocuklar, hamile kadınlar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler olmak üzere salgın, insanlar arasında büyük endişe yarattı. Uzmanlar, Covid-19 ve influenza vakalarının arttığını ve acil servislerin ile polikliniklerin dolup taştığını belirtti.

HASTANELER DOLUP TAŞTI

Salgın, tek bir enfeksiyonun değil birçok enfeksiyonun birleşimi sonucunda ortaya çıkıyor. Aile Hekimi Dr. Y. A., Covid-19, İnfluenza, RSV ve Adenovirüs gibi mevsimsel virüslerin birleşimiyle oluşan salgının, son yıllardaki en zorlu salgınlardan biri haline geldiğine dikkat çekti. Salgının belirtileri arasında şiddetli öksürük, baş ağrısı, ateş, nefes darlığı ve halsizlik öne çıkıyor; bu semptomlar ağır grip altında uzun sürebiliyor. Hastanelerin doluluk oranlarının artmasıyla birlikte, yeniden kapanma olasılığıyla ilgili endişeler de gündeme geliyor ancak Sağlık Bakanlığı henüz bir açıklama yapmadı.

UZMANLAR UYARIYOR

Pandemi döneminde benzer durumlarla karşılaştığımızı hatırlatan uzmanlar, salgına karşı alınacak önlemlerin önemini vurguluyor. Soğuk havaların başlamasıyla birlikte kapalı ortamlarda geçirilen sürenin artması, salgının yayılmasına neden oluyor. Uzmanlara göre, toplu taşımalarda ve kapalı alanlarda maske kullanımı, kişisel hijyenin önemi ve sosyal mesafe kurallarına uyum, salgının yayılmasını önlemede büyük rol oynuyor. Ayrıca grip aşısının da önemli olduğu belirtiliyor.

N’Haber Özel / Faika Bayoğlu

Haberin Devamı...

Çok Okunanlar